Ocak’taki seyahatimden biraz daha farklı bir Bodrum’du benim için bu sefer. Benim gibi anne olan bir arkadaşımla tam anlamıyla kafa dinlemeye yönelik, sabah istediğimiz kadar uyuyabilme, akşam istediğimiz saate kadar oturabilme, ve istediğimiz kadar kahvaltı sofrasında kalabilme lüksü yaşadığımız, dileğimiz kadar okumaya ve dileğimiz zaman dilediğimiz ölçüde rakı içme tercihimizi kullanabildiğimiz.
Cuma sabah yine kargalar uyanmadan uçağıyla indikten sonra, merkezde bir kahvaltı sonrasında da kalacağımız muhteşem ötesi otelimize geçtik. Muhteşem diyorsam bir nedeni vardır, geliyorum hemen konuya. Senelerdir içerisinde bulunduğumuz sektör ve segment gereği ikimizin de bir çok lüks kavramı zaman içerisinde değişikliğe uğramış durumda, mesleki deformasyon yasıyoruz anlayacağınız.
Lüks hizmet sektöründe çalışan bir çok insanın ortak yanılgısı içerisindeyiz, en azından benim kendim için kabul edebileceğim bir öz eleştiridir bu. Verilen, sunulan hizmetin ve ürünün en iyisini senelerdir göre göre, yaşaya yaşaya, kendi özel hayatlarımızda tatmin olmamız her geçen gün zorlaşır maalesef, ama buna rağmen kaldığımız otel her ikimizin de beklentilerini fazlasıyla karşıladı.
Her iki günü ve akşamı da aynı mekanlarda kahvaltı ederek ve rakımızı içerek geçirdik, ziyadesiyle memnun kaldık, sanıyorum havanın da olumlu etkisiyle birlikte bir ay önceki seyahatime göre çok daha kalabalıktı, bana biraz köpek popülasyonu da artmış gibi geldi 😊
Kısacası ben bu hafta sonundan sonra şunları çok özlediğimi ve resmen ruhumun bütün bu basit aktivitelere ne kadar da çok ihtiyacım olduğunu anladım:
Çocukla beraber yapılan harala gürele hafta sonu kahvaltılarından sonra gazete, dergi hatta magnolia ve kahveyle sonlanan sabah kahvaltılarını,
Adına şarkılar yazılan Bodrum. Yaz tatili için niyetliyim. Umarım bu defa bir sorun çıkmaz gider ve gezerim :)
YanıtlaSilYaz sıcağı kalabalığında değilde haziran ve eylül en güzel zamanları.
SilLüks kavramından söz ettiğinizde gurmelik geldi aklıma, sadece yeme içme gibi algılarız oysa değil yaşamın her alanına yayabiliriz. konaklama kavramına bile. Yine aynı mantıkla diyorum ki gurmelik bir tarafa huzur bir tarafa. İç huzuru ve mekan birlikteliği yakalanmışsa doğru insanla en sıkı gurme bile peynir ekmek çay üzerine övgü düzebilir. Katılıyor musunuz? Selamlar..
YanıtlaSilçok haklısınız aklıma "iki gönül bir olunca samanlık seyran olur" atasözü geldi bu yazdıklarınızdan sonra.
SilBodrum değil de Akyaka'da yaşamak isterdim...
YanıtlaSilAkyaka daha sakin tabi, her açıdan düşünmek gerekiyor. Oraya taşınıp işinizi de yanınızda götürebiliyorsanız yada çalışma ihtiyacınız yoksa Akyaka güzel tercih olurdu.
SilBodrumda yaşamak düşüncelerimin arasında var. Anca Muğla her zaman ilk sıradadır benim için özellikle Fethiye güzel şehir gerçekten Tabi Anadolu'nun şüphesiz her yeri güzeldir.
YanıtlaSilE harekete geçin o zaman bizim gibi ?
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
Silİş dünyasının mecburi arkadaşları güzel bir yazı konusu olur:) Samimi ve gerçek arkadaşlarla vakit geçirebilmek hele de Bodrum' daysa büyük şans.
YanıtlaSilMFÖ den Bodrum Bodrum şarkısından sonra bu tavsiyenizi de mutlaka değerlendireceğiz :) Teşekkürler
Silsonra gel de çocuk yap :( tam yapıcam diyorum hep bişi vazgeçiriyor :)
YanıtlaSilYapın Büşra hanım benim anlattıklarımın yanında keyfi bambaşka, bambaşka bir aşk çocuk.
SilBu basit dediğimiz ama her anne için lüks olan aktiviteleri yapmayalı/yapamayalı ne kadar zaman geçti acaba, düşünüyorum. Çokta emin olamıyorum.
YanıtlaSilÇocukluğumun geçtiği yer. Hüzünlenirdim o çocuk halimle o rampayı tırmanırken.arkama bakardım o küçücük halimle dönmek istemezdim.
YanıtlaSil